19 Mayıs 2008 Pazartesi

niçin yalnız selvi?

Paslı çivi de olabilirdi.Çok önceleri seyrettiğim Asla Yabancılarla Oynama isimli gerlim filmindeki kamyon şöförünün lakabıydı.Bütün bir film boyunca yüzünü göstermemişti.İlk fikrim böyleydi faka sonraları konsept e uymayacağına karar verdim.Yalnız selvi ise hep aklımın bir köşesindeydi.Google yi taradım.Mücize kabilinden ne bir siteye ne bir bloğa isim olmamış.Bana görede doğrusu derin bir içeriğide var.Selvi zaten sevilen bir ağaç değil.Yerleride belli mezarlık.Zaten mezarlık selvisi diye bir türüde varmış.
Oysa ben selvileri severim.Adı üstünde selviler yalnız ağaçlardır.Hüzünlüdürler.İçine kapanıktırlar,enine değil dikine büyürler.Çevreye açılıp dallanıp budaklanmazlar.Evimizin bahçelerinde yerleri yoktur.Nerde uzak bir mezarlık var oraya reva görülürler.Yaşayanlardan daha ziyade ölülere yakındırlar.Bir mezar başında tek başına rüzgarla konuşurlar.Belkide bu uzun halleri olmasaydı adları anılmazdı. Ya Yaşar ın selvi isimli hüzün dolu şarkısına ne demeli.Her dinlediğimde içimde birşeyler eksiliyor.Bir yitiklik duygusu beni sarıyor.Bilemiyorum zihne tesir eden etmenler çok bu da onlar biridir sanırım.Neticede bu bloğun adı yalnız selvi oldu çıktı.Sözüme değilse de yazıma güvenirdim.Oysa hemen tökezledim.Saatler geçti elim koynumda neler yazacağım diye.Ben sevmezdim kişilerin iç mırıldanmalarını yazıya döküp herkeslere duyurmalarını.Asosyal yanım ağır basardı bu hallerde.Bu bir eksiklikmi meziyetmi
bilemem.Bakalım yüreğimizin bizi götürdüğü yere gidelim.Yol nereye çıkacak
?

Hiç yorum yok: